Çirkin Yıldız Yine De Yıldızdır: EQE SUV

Güzellik görecelidir, kimine göre güzel olan kimine göre çirkin olabilir. Ya da göreceli olan güzellik, yeterince güzel olmayan şeyler için mi görecelidir? Kimsenin çirkin diyemeyeceği güzellikte şeyler yok mudur veya herkesin çirkin olarak nitelendirebileceği şeyler bulunmaz mı bu dünyada? Mercedes-Benz EQ serisindeki otomobillerin tasarımı hep tartışılır oldu, yumurta formundaki yapı, bir garip görünen ön yüz, değişik jantlar ve ortada birleşen inceltilmiş stoplar. EQ serisinin tasarım dili böyle ama kim bir EQ serisi otomobile kötü otomobil diyebilir. İç güzelliği, performansı ve zekası da onu güzel yapmaya yetmez mi?

Tasarımında çok şey eleştirilebilir ama bence Mercedes-Benz EQ ailesinin en yakışıklısı EQE SUV modeli olmuş. EQS ailesinden daha oturaklı duran tasarımı belki de gözümüz alıştığı için güzel geliyordur. Mercedes’in Digital Light olarak adlandırdığı far sistemi hem LED matrix teknolojisine sahipken hem de sürücüyü önündeki olaylara göre yola yansıtılan güvenlik uyarılarıyla uyarabilmekte. Gerekliliği tartışılsa da çok iyi bir özellik. Navigasyon datasına göre aracın far yüksekliğinin ayarlanması, zaten matrix farlarda bulunan insanları ve diğer araçları aydınlatmayan far sisteminin tabelalardaki parlamaları azaltmak için 2 milyon hücreden tabelayı aydınlatanların gücünü kısması, yoldaki yaya ve tabelaları algılayıp yere yansıtılan işaretlerle sürücüyü uyarması gibi güvenliği ve konforu artıran bir teknolojiye sahip olmak aracın sürücüsüne güven veren bir detay. Markalar, önceden ikonikleşmiş ızgara tasarımlarına sahip olsa da elektrikli araçlarda ızgara gerekmemesi ile orası özgün bir tasarım alanına göndü. Mercedes-Benz tasarımcılarının Mercedes-Benz-Maybach anlamına gelen 3 kollu yıldızla donattığı panel daha güzel tasarlanabilirmiş. Büyük Mercedes-Benz logosu ne kadar hoş dursa da aracın kaderini belirleyen ızgara tasarımı insandaki burunlara benzetilebilir, güzel bir burun birçok kusuru kapatabilir. Alt tampon tasarımı ise aracın elektrik motoru ve batarya sistemlerinin soğutma ihtiyacını karşılamak için ihtiyaç duyduğu ızgaralara sahipken içten yanmalı diğer Mercedes-Benz modellerine benzemesi ile aracın ön yüzüne güzellik katan detaylardan. Bir gideri var EQE SUV’nin.

Ne kare ne de yuvarlak siyah renkli tekerlek çeperlerinin içini dolduran 22 inçe varan jantların tasarımı futuristik dururken, gizli kapı kolları da elektrikli bir otomobilde olmazsa olmaz. 0.25lik sürtünme katsayısı da bütün SUV’lerden daha iyiyken, bu katsayının düşük olması artan konfor, performans ve yalıtım ile düşen yakıt tüketimi anlamına gelmekte. 0.25 gibi iddialı bir sürtünme katsayısına sahip olmak için de bazı şeyleri feda etmek gerekebiliyor, daha kapalı bir jant tasarımı, daha yuvarlak hatlar gibi. Bu devasa aynaların kameralarla değiştirilmesi bence makyajda yapılacak bir değişiklik ki tek başına sürtünme katsayısını 0.23’e kadar düşürebilecek bir geliştirme olur. SUV olduğu için yerden yüksek tasarım ve büyük cam yüzeyler olsa da aracın C sütünundan sonra daralması da araca sportif bir yapı katmış, işte tam orada keskin bir çizgi ile çıkık bir arka çamurluk tasarımına yan aynalardan bakmak vardı ama verimlilik Mercedes-Benz EQ ailesi için daha önde geliyor.

Mercedes-Benz her otomobilinde arka tamponların kenarına dikey olarak sahte araç çıkışları ekliyor ve modası biraz geçti. Her modelinde olması tasarım dili olarak da yorumlanabilir ama yapay duruyor, sahte egzoz çıkışları gibi. EQE SUV’de sahte egzoz çıkışları elektrikli olduğu için yok ama egzoz çıkışımsı görünen parça da arka tasarımı bozmakta. Difüzör tasarımı güzel olsa da plakanın bagajda olması, marka logosunun farları birleştiren ışık barının üstüne çıkması ve arka sileceğin spoilerin altına gizlenmesi aracın güzelliğine güzellik katabilirdi Mercedes. Hep yenilikçi ve öncü oldun ama İngilizlerin ünlü atasözü gibi “Always room for improvement.” yani gelişmeye her zaman yer vardır.

İç mekanda Hyperscreen alabiliyor olsanız da konvansiyonel tasarım çok daha güzel. Hyperscreen, minimalizm ve her şeyin büyümesi akımının garip bir sentezi olan Hyperscreen yerine görseldeki tasarımın alınması kullanışlılık olarak çok daha iyi. Haptik de olsa fiziksel kısayol tuşlarına kavuşmanız ve daha uzun menzile sahip olmanız konvansiyonel tasarımlı iç mekanın artısı. Evet konvansiyonel dediğimiz iç mekan bile oldukça fütüristik ve evet Hyperscreen menzilinizi kısaltacak kadar çok enerji harcıyor ve ağırlığı da cabası. Mercedes-Benz her devirde yaratıcı ve devrimci tasarımlar ve teknolojilerle karşımıza çıkıp otomobilseverlerin aklını alıyor, güncel iç mekanı gibi. Piyasadaki en iyi tasarımlı ve en fonksiyonel olan direksiyon simidi, her şeyin alışılageldik bir yerde butonunun fiziksel ya da dijital olması, kullanılan yüksek kaliteli malzemeler, üst düzey işçilik ve son nesil teknoloji. Mercedes-Benz’in iç mekanlarında eleştirilebilecek tek şey ise fiziksel kumanda tuşlarının da dokunmatik olması. Zaten bir Mercedes koltuğuna oturduğunuzda yaşadığınız konfora ek olarak ısıtmalı, soğutmalı ve masaj fonksiyonuna sahip koltuklar, boyunuza göre otomatik olarak direksiyon, koltuk ve ayna ayarlarını yapan bir otomobilin bu güzel iç mekanında kimsenin dokunmatik tuşlardan o kadar da şikayetleneceğini düşünmüyorum.

Bir aile aracı olarak tasarlanan EQE SUV, geniş bir arka yaşam alanı sunarken, arka yolcuların konforunu da unutmamış. Yolcular, aracın arkasında kol dayama, ısıtmalı koltuklar, dikliği elektrikli olarak ayarlanabilen koltuk sırtlıkları ile rahatça oturabilecekken geniş cam tavan da içerideki yolculara ferah ve aydınlık bir yaşam alanı sağlamış. Şaft tüneli olmayan tasarım da ortadaki yolcunun konforunu artıran bir detay. Geniş bir bagaj hacmi sunulsa da aracın kaputunun açılmaması çok büyük bir eksik. Kaput altındakl alana da depolama hacmi olarak geniş bir alan eklenebilirdi ama mevcut bagaj hacmi olan 520 litre de çoğu kullanıcı için yeterli olacak düzeyde.

Evet eksiklikleri olabilir ama EQE SUV çok iyi bir otomobil. Konforlu yapısı, 590 kilometreye varan uzun menzili, bolca kişiselleştirilebilme seçeneği, performansı kısacası çoğu şeyi oldukça başarılı. İsterseniz 292 beygir gücünde alabildiğiniz EQS SUV, 687 beygire kadar seçeneklere sahip. Dönüş yarıçapını azaltan 4 tekerlekten yönlendirme sistemi gibi sayısız teknolojik donanım onu çok zeki bir araç yapıyor. Otonom sürüşe izin vermesi de cabası. Ve tasarımı “ya sev ya da nefret et” yerine “zamanla alışırsın” tasarımı olarak yorumlanabilir. Peki siz Mercedes-Benz EQE SUV’yi nasıl buldunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir